KENDİNE BAKIŞIN YENİ KARŞILIĞI “KOÇLUK”

Koçluk kavramını, hayatıma girişi ve şuandaki yerini anlatarak en iyi şekilde ifade edebileceğimi düşünüyorum. 

“Koç” kelimesi ile tanışmam tam da “ Ben kimim?, Ne yapmalıyım?” soruları içinde boğuşurken karşıma çıkması ile oldu. İlk beni etkileyen de kelimenin altında yatan ortaya çıkış şekliydi. 1550’li yıllarda Kuzey Macaristan’da at arabalarının yapıldığı Kocs adlı kasabadan ismini almıştı. Daha sonraları bu araç, insanları bir yerden bir yere taşımak için kullanılmaya başlandı. Bu tanım yıllar sonra değişerek “koç”un anlamını, insanların kendi hayatlarında bulundukları yerden olmak istedikleri yere taşıyan sihirli bir kelime haline getirmiştir. Nasıl da etkileyici değil mi? Bir doğuşun dönüşerek şimdiki haline ulaşması, tıpkı koçluk ile olan dönüşüm evreleri gibi.

Koç kelimesi ile tanıştıktan sonra sıra koçluğun ne olduğunu kavramaya gelmişti. “Neydi bu koçluk?” “İnsana ne katıyordu?” “İnsandaki dokunuşu neydi?” diye soruların içinde yüzerken koçluğu deneyimleme kararı aldım. İşte o aldığım koçluk benim dönüm noktam oldu diyebilirim. Hayatımın hangi noktasında olduğumu görmemi ve nereye gitmek istediğimi daha net kavramamı sağlamıştı. Hocamdan aldığım koçluğun bende bıraktığı etkiler, dokunuşlarla yüzleşmem ve bunları harekete geçirecek adımları keşfetmem hayatımın geri kalanı için çok kıymetliydi. İşte koçluk mesleğim de tam da bu noktada başlamış oldu. 

Peki şimdi ne yapmalıydım? Tabi ki de ICF akreditasyona sahip bir eğitim kurumundan eğitimleri alarak, mesleğin profesyonel adını koymam gerekiyordu. Ve sonunda yolculuk başlamıştı. Yolculuk diyorum, çünkü yolun başındaydım ve yol hiç bitmeyecek kadar uzun bir serüvenler silsilesiydi. Her gün yeni bir şey öğrenmek, öğrendiklerimi başka bilgiler ile taçlandırmak, üstüne kattıkça lezzeti artan enfes bir pasta dilimi gibi zenginleşiyordu. 

Aldığım eğitimler, okuduğum kitaplar, katıldığım atöye / webinar gibi bir çok şey ile bu meslek için adeta besleniyordum. Bu beni hem motive ediyor hem de öğrenmeye aç bir şekilde her gün bir yenisi daha gelsin istiyordum. Bu şekilde ilerlerken mesleğimiz için en kapsamlı bilginin, koçluk okulu diye adlandırdığım ICF Türkiye’nin katkılarıyla Türkçeye uyarlanarak hazırlanan “Profesyonel Koçluk” kitabında yer aldığını gördüm. Bu kitabı okurken koçluğun içine derinlemesine girdiğimi fark ettim. Bildiğim ve daha önce duyduğum şeylerle içselleşirken, bilmediğim ya da netleştirmemiş olduğum bir çok kavramın, bilginin olduğunu da gördüm. Koçluğu meslek olarak sürdürmek isteyen herkes iyi bir eğitim kurumundan eğitimini aldıktan sonra eğitimine katkı sağlaması adına bu kitabı okuduktan sonra “şimdi bir koçum” diyebileceğini düşünüyorum. Çünkü bu kitap koçluk eğitiminin pekiştirilmesi ve koçluk algısının güçlenmesi için ışık olacak çok değerli bir hazine niteliğinde olduğunu söyleyebilirim. Farklı bir perspektif sunan kitap, oldukça önemli ipuçları vererek, koçluğu gerçek ve deneyimsel örneklerle ele alınıyor. 

Kitapta da vurgulanarak ele alınan koçluğun insana kattığı en güzel yanı, yargılamadan, eleştirmeden, bir çocuk edasıyla, “bana bunu anlatmasının sebebi ne?” merakıyla dinlemek, kişinin kendisinin duyulduğunu, görüldüğünü hissetmesinin sağlamaktır. Aynı merakla anlatılanlara sorulan güçlü sorular ile kişiye konunun özünde nerede olduğunu görmesini sağlayarak, farklı açılardan bakmanın da mümkün olduğunu gösterebilmektir. 

Peki nelerdi bu güçlü sorular:

  • Anlatılan bu konu ile ilgili gerçekler neler?
  • Bu gerçekliklerin altında neler var?
  • Konuyla ilgili görünen / görünmeyen kısımlar neler?
  • Çıkabilecek her türlü sonuçta kimlerin etkisi var?
  • Harekete geçmem için neler ihtiyacım var? / Ne gibi alternatiflerim var?
  • Peki, buna herhangi bir engelim var mı? Varsa bu engeller için neler yapmalıyım?
  • Bu alternatiflerin hepsi herkes için adil mi? Yapılabilir mi?
  • Verilen bir kararı saygı duyulan birine anlatılsa nasıl karşılanır? Her türlü cevaba açık mıyım? Etkileyen bir şey olur mu?
  • Tüm verilen kararlar uygulanmaya başlasa, hayatta ne gibi dokunuşlar olur? Neler değişir, neler aynı kalır?
  • Yeni karar gerçekten olması istenilen yer mi? 
  • Kararı harekete geçirmek için nelere ihtiyaç var? Ne gibi kaynaklar kararı taçlandırır?
  • Bu hareket başlatılsa, kimler etkilenir? Ne yönde etkilenir?
  • Bu harekete geçmek için bir engel midir?

Anlatılan olay ya da konuya göre şekillenecek bu sorular, ihtiyaç halinde uygulanacak koçluk araçları ile insanın hayatında bir çok bilinilmeyen noktanın ortaya çıkmasına ve farklı bakış açılarıyla konunun içinde derinleşmesine olanak sağlayacaktır. Böylece kişi tıkandığı yerleri de görmüş olacaktır. Bir koç olarak amaç, kişiyi mutlu edecek bir seans oluşturmak değildir; kişinin ilerleyemediği noktanın harekete geçirip geçirilmeme noktalarını görmesini sağlayarak, konusuyla ilgili asıl nerede olması gerektiğini fark etmesini sağlamaktır. 

Bu yüzden bir koç,

  • Geçmiş ile ilgilenmez,
  • Kendi tecrübelerinden oluşan tavsiyelerde bulunmaz,
  • Bilgi aktarımı yapmaz,
  • Arkadaşlık, dostluk yapmaz.
  • Koç anda kalarak yalnızca dinler, dinlediğinden sorduğu güçlü sorular ile kişinin aydınlanmasını sağlar. 

Unutmamak gerekir ki, tüm cevaplar kendimizde, bu cevaplara ulaşmak doğru soruları gerektirir. 

Doğru soru benim için, karanlığa boğulmuş bir okyanusun içindeyken karşılaşılan deniz fenerinin suya yansıttığı ışığa benzer. Bu ışık ne tarafa gideceğini bulmaya yardımcı olur. Bu da gideceğin yoldaki bulacağın alternatiflerini zenginleştirerek daha net görmeni sağlar.

Tüm bunlara baktığında, sen de kendine yeni bir bakış açısıyla bakmak istemez misin?

Bunun için en güzel çözüm koçluğu deneyimlemektir.

 

Sevgiyle kalın…

Bilge Seynur Saltoğlu

 

Bir yanıt yazın