“Teşekkür ederim Tanrım!”
Demenin en iyi yolu, geçmişi özgür bırakarak anda yaşayabilmek;
ŞİMDİ ve BURADA olabilmektir.
Kendimizi ana döndüren çok değerli bir söz olduğuna inanıyorum.
Yoksa bir an duyunca, kulağa yapması zor mu geliyor?
Belki şu anda bile okurken zihninden engelleyemediğin kim bilir ne gibi düşünceler geçiyor?
Şimdiyi geçmişle yaşamak! Sorgulayarak, kızarak, nefret ve öfkeyle…
Yaşam içerisinde bize iyi ya da kötü gelen birçok şey yaşarız. Kimisinin mutluluğu ve sevinci içinde coşku dolarken, kimisinin pişmanlıkları içerisinde kayboluruz. Halbuki geçmiş yaşandı bitti. Onun üstüne düşünüp, “keşke”ler kurarak yaşamak yalnızca zamanımızdan götürür ve bizi bir süre sonra mutsuz bir yaşamın içine sürükler. Bu sefer olmadı, ama bir sonraki adım için kuvvetli bir sebep var. Olmamasına sebep olan yanlış noktayı bulursak, yeni adımda neyi yapmamamız gerektiğini bilir ve alternatif bir adım ile yola devam etmiş oluruz.
Ya Gelecek Kaygısı?
“Ya olmazsa?”,
“Ya istemediğim gibi olursa?” sorularıyla zihnimizi yorduğumuz, bir türlü susturamadığımız iç sesimiz değil mi onlar? Bu gibi seslere aynı zamanda sabotajcılar ya da parazitler de diyoruz.
Daha 5 dakika sonrasında ne olacağını bile bilemiyorken bu kaygının altında kalarak yalnızca hayatımızı huzursuzlaştırırız. Hayat koşuşturmasında maalesef bunu fark edemiyoruz ve bu da bizim yapmak istediklerimize karşı durmamız için engeller oluşturmuş oluyor.
Sabotajcıların en güçlü kelimesi “AMA”dır. Cümlenin önüne getirdiğimiz “AMA” kelimesi, bir sonraki cümleyi yıkar, kısıtlar. Bir anda yapacağımız işe karşı duvar örmeye başlarız.
Oysa ki cümlelerimizi “VE” ile bağlamayı denersek, zihniniz sabotajcılarla karşılaşmaz, yapabileceklerimizin farkında oluruz.
“Çok azımız ŞİMDİ de yaşıyor. Sürekli gelecekte bizi neyin beklediği ya da geçmişte olup bitenler üzerine düşünüp duruyoruz.”
Louis L’amour
Hayatın değiştirilemez alanlarına karşı koydukça, mutsuz oluruz. Direnmeye çalıştığımız şeye izin verdiğimizde, bu bir engel olmaktan çıkar.
Asıl gerçek olan “ŞİMDİ, ŞUANDA OLMAK”. Diğerleri ya yaşanmış, bitmiş ya da yaşayacağımızı bilmediğimiz düşünceler.
Zihnimiz düşüncelerden ibarettir. Neyi daha çok düşünürsek, onu besler ve o beslediğimize inanırız. Bu da bizi engeller ve durdurur. Çünkü zihin güvende olmak ister, herhangi bir yenilik ya da değişimde huzursuzlanır. “Konfor alanında kal, ayrılma!” diye uyarır. Böylelikle risk almadan bizi korumaya alır.
Bir hikaye ile bu konuyu desteklemek isterim. “Bilge Adam”’ın hikayesini bilir misiniz?
Bir gün Bilge Adam yanındakine,
- İçimde iki kurt var: Biri sakin ve huzurlu, diğeri vahşi ve saldırgan. Bunlar sürekli birbirleri ile kavga ediyorlar, der.
- Peki hangisi kazanıyor kavgayı? diye sorar yanındaki.
- Hangisini beslersem o. diye cevap verir bilge adam.
Yol ne kadar zorlu da olsa, hedefine ulaşmak, zihnindeki düşüncelerin duruşu ile bağlantılıdır.
* Zor diye görünen yolun, aslında bir fırsat olduğunu düşünmeli,
* Her başarısızlık, başarıya götüren başka bir yolu bulmanın anahtarı olarak görülmeli,
* Yolun yanlış olduğuna karar verilmişse, yeni bir yol bulunmalı,
* Her birey farklıdır, başkaları ile kıyaslanmamalı,
* Yeteneklerinizin ve becerilerinizin farkında olun,
* Yapamıyor değil, henüz yapmamış olduğunuzu unutmayın.
Zihin, kendi karmaşıklığı içinde olanı olduğu gibi gözlemledikçe genişler.
Zihin, duygularımızın farkında olup, beceri ve yeteneklerimizi gördükçe de güçlenir.
Bilinçli bir şekilde yapılan gözlem ile bu döngü içinde hareket ederek büyüme bölgesine doğru adım atarız.
Şimdi bir durun ve derin bir nefes alın.
ŞİMDİ, BURADA olmak için, merakla ve yargısız bir tutum ile;
Zihninde ne gibi düşünceler dolaşıyor? GÖZLEMLE,
Dikkatin tam nerede ? FARKET,
Olanı olduğu gibi KABUL ET,
Duygularını sahiplen, HİSSET,
Duygularına sebep olan ne KEŞFET,
Sezgilerine GÜVEN,
Ve bu durumla bir bağlantı kurarak ŞEFKATLE YAKLAŞ 😊
Unutmayın, zihnin doğası olan düşünceleri ne ile beslerseniz ona inanır ve onu yaşatırsınız.
Peki, şimdi kendi sabotajcılarını fark ettiğinde ne yapmak istersin?
⁉️Aynı yerde durup beklemek mi?
⁉️Yoksa anın içinde olan kendine teşekkür ederek, yola devam etmek için nelere ihtiyacın var, nereye / nasıl yürümelisin, Keşfetmek mi?
Sonuç olarak, sınav dönemlerindeki ebeveyn-çocuk ilişkisinde bir çok olası durum gözlemek mümkündür. Algı değişkenliği ve öğretilenlerin uygulanmasındaki tutarsızlığı gösteren bir deneyim olması olası bir durumdur.. Algının değişkenliğinde, her iki tarafın da düşünce ve davranışlara karşı, anlayışı ve esnekliği gerekir. Tutarsızlıkların anlaşılması ve çözümü, daha sağlıklı bir iletişim ve ilişki kurulmasına katkı sağlamaktadır.
ACC ünvanlı Profesyonel Kariyer Koçu
💁♀️ Bilge Seynur Saltoğlu
📞 0507 707 43 49
📩 info@seynursaltoglu.com
Unutmayın; mutlu bir gelecek, ne istediğini bilen sizden geçecek. 🤗